Son günlerde hedonik açlığa dikkat! Sosyal medyadan yayılıyor…

İçindekiler

Hedonik Açlık ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Hedonik Açlık ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Sosyal medya ve reklam dünyasında sıkça karşılaştığımız yemek görsellerinin, insanların hedonik açlık hislerini tetiklediği üzerine çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Biyolojik açlıktan farklı bir kavram olan ‘hedonik açlık’, özellikle depresyon gibi psikolojik durumlarda daha belirgin hale gelebiliyor. Bu konu hakkında önemli açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Çiğdem Arslan, hedonik açlığın obezite ve diğer sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirtti. Küçük yaşlardan itibaren görülebilen hedonik açlık ile ilgili bilgi veren Arslan, bu durumun insan davranışları üzerindeki etkilerine dikkat çekti.

Son günlerde hedonik açlığa dikkat! Sosyal medyadan yayılıyor...

Doç. Dr. Çiğdem Arslan, hedonik kelimesinin kökenini açıklayarak, “Hedonizm, Yunanca’da ‘hedon’ yani zevk anlamına geliyor. Hedonik açlık ise aç olduğumuz için değil, zevk alacağımızı düşündüğümüz için ve beynimizdeki zevk yollarını beslemek amacıyla yediğimiz gıdalarla ilişkili bir durum.” ifadelerini kullandı. Hedonik açlık kavramını “Yaşamak için yemek değil, yemek için yaşamak.” şeklinde tanımlayan Arslan, insanı hayvandan ayıran en önemli unsurun zevk alma isteği olduğuna vurgu yaptı. “Yani sadece ağaçtan elma toplayıp günlük kalori ihtiyacımızı almak ya da bir hayvan avlayıp protein ihtiyacımızı karşılamak yerine, yemeği süslüyor ve güzelleştiriyoruz. Arkadaşlarımızla aynı sofrada oturmanın da bir önemi var.” şeklinde sözlerine devam etti.

Doç. Dr. Arslan, hedonik açlığın patolojik boyutunun, kişinin gerçekten aç olmaması durumunda ortaya çıktığını ve gıdanın görüntüsüyle popüler hale gelmesinin önemli bir etkisi olduğunu dile getirdi. Özellikle kadınlarda premenstrüel sendrom döneminde ortaya çıkan tatlı krizlerini örnek gösteren Arslan, hedonik açlığın en sık stres altında olunduğunda ortaya çıktığını belirtti. Depresyon, kayıplar yaşama durumu veya işle ilgili problemler gibi durumların hedonik açlığı tetikleyebileceğine dikkat çekti ve “Bilimsel çalışmalar, hedonik açlıktan en çok etkilenen grupların kadınlar ve günümüzde sosyal medya ile televizyonun etkisiyle çocuklar olduğunu göstermektedir.” şeklinde ifade etti.

Dopamin ve Beslenme İlişkisi

Dopamin ve Beslenme İlişkisi

Hedonik açlığın sağlıksız beslenme ve obezite ile sonuçlandığını vurgulayan Doç. Dr. Çiğdem Arslan, bu duruma yatkın kişilerin başka bağımlılıklara da açık olduklarını belirtti. Güzel bir olay yaşandığında beyinde dopamin salgılandığını belirten Arslan, “Normalde bir gıda bir birim dopamin salgılatıyorsa, biraz süslü ve hedonik açlığı tetikleyen bir gıda iki birim dopamin salgılatabilir. Eğer bu gıdayı arkadaşlarımızla keyifli bir ortamda, güzel bir deniz manzarasında tüketirsek, bu beş birim dopamin salgılayabilir.” cümleleriyle konuyu örneklendirdi.

Doç. Dr. Çiğdem Arslan, “Vücut dopaminle, yani mutlulukla bağlantıyı gıda üzerinden kurduğunda bu bir bağımlılık yapabilir.” ifadeleriyle hedonik açlığın temelindeki durumu vurguladı. Bu durumun, hem psikiyatrik hastalıklara hem de bağımlılık süreçlerine kişiyi oldukça yatkın hale getirdiğini belirtirken, çağımızın en büyük sağlık sorunlarından biri olan obezitenin de ciddi bir sorumlusu olduğunu ifade etti. Sağlıklı beslenmediğini düşünen kişilerin mutlaka bir uzman yardımı alması gerektiğini söyleyen Arslan, beslenme ve metabolizmanın bir bütün olduğunu vurguladı.

Son günlerde hedonik açlığa dikkat! Sosyal medyadan yayılıyor...

Çocukluk Döneminde Yeme Alışkanlıkları

Çocukluk Döneminde Yeme Alışkanlıkları

Çocukluk döneminde yeme alışkanlıklarının şekillendiğini belirten Doç. Dr. Arslan, “Baba eve gelirken çikolata getiriyorsa veya anne, çocuk ağladığında ‘Hadi sus, sana bir şeker vereyim’ diyorsa, bunlar beyinde dopamin ile yemeği ya da tatlıyı ilişkilendiren davranışlardır.” dedi. Bu tür alışkanlıkların yetişkinlikte düzeltilmesinin oldukça zor olduğunu aktaran Arslan, aile içinde yemek yemeyi ‘ödül’ olarak sunmanın, ileride yeme bozukluklarının ortaya çıkma riskini artırdığını vurguladı.

Sosyal medya üzerinden karşılaşılan yemek görsellerinin hedonik açlık üzerindeki etkisi hakkında açıklamalarda bulunan Arslan, “Bilimsel araştırmalar, yemek yememize gerek olmadan bile, güzel bir yemek gördüğümüzde insülin salgıladığımızı gösteriyor. Yani bu tamamen hormonal bir durum. Bu nedenle sosyal medya görselleri ve çeşitli yemek programlarının etkisi büyük. Güzel bir yemek gördüğümüzde canımızın istemesi ve açlık hissetmemiz de oldukça normal.” ifadelerini kullandı. Özellikle açken alışverişe çıkıldığında, fazladan abur cubur alınmasının da sıkça yaşanan bir durum olduğunu belirtti ve bu konuda dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Hedonik açlığı olan birini anlama noktasında ise Doç. Dr. Çiğdem Arslan, “Hedonik açlığı olan bir kişi genellikle kilo fazlası taşıyabilir, yeme bozukluğu yaşayabilir veya kilo fazlası yoksa aşırı yeme ve ardından kusma eğiliminde olabilir. Eğer yakın bir arkadaşımızda böyle bir durumdan endişe ediyorsak, doğrudan söylemek yerine gözlemlemek daha faydalı olabilir. Bu geçici bir süreç mi yoksa uzun süreli bir sorun mu? Örneğin, bir aile bireyini kaybeden veya partnerinden ayrılan bir kişi için bu tür davranışlar kısa süreli olarak görülebilir. Ancak, bu durumun uzun süreli olması ve bir yaşam tarzı haline gelmesi, kişinin en az üç ila altı ay boyunca bu yeme bozukluğundan kurtulamaması durumunda patolojik olarak değerlendirilmelidir.” şeklinde açıklamalarda bulundu.


İlgili Makaleler

Başa dön tuşu